15 Mart 2014 Cumartesi
BÜYÜK PATLAMA
Benim çok ilgimi çekti sizinde ilginizin çekmesi dileğiyle :)) Büyük patlama
KAYNAK:
http://resimdiyari.com/picture.php?/5398-buyuk-patlama/category/uzay_resimleri
ALBERT EİNSTEAN
ALBERT EİNSTEAN
Bugün biraz sizlere Albert Einstean'dan bahsetmek istiyorum...
Alman İmparatorluğu'nun Ulm kentinde dünyaya gelen Einstein, yaşamının ilk yıllarını Münih'te geçirdi. Lise eğitimini ve yüksek eğitimini İsviçre'de tamamladı; fakat bir üniversitede iş bulmada yaşadığı zorluklar nedeniyle bir patent ofisinde müfettiş olarak çalışmaya başladı. 1905 yılı Einstein için bir mucize yıl oldu ve o dönemde kuramları hemen benimsenmemiş olsa da ileride fizikte devrim yaratacak olan dört makale yayınladı. 1914 yılında Max Planck'ın kişisel ricası ile Almanya'ya geri döndü. 1921 yılında fotoelektrik etki üzerine çalışmaları nedeniyle Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldü. Nazi Partisi'nin iktidara yükselişi nedeniyle 1933'te Almanya'yı terk etti ve Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleşti. Ömrünün geri kalanını geçirdiğiPrinceton'da hayatını kaybetmiştir.

Einstein, Nazilerin nükleer bomba geliştirmesi endişesiyle ABD başkanı Roosevelt'e bir mektup göndermiş, ABD'nin nükleer çalışmalara başlamasını tavsiye etmiştir. Holokost sonrası Yahudilerin kendi ülkelerine sahip olması gerektiği fikrini savunmuş, İsrail'in kuruluşuna destek vermiştir. Çeşitli söyleşilerinde Yahudilik dinine ve diğer kutsal kitaplara inanmadığını belirtmiş, sosyalizme sempati duyan bir makale yayınlamıştır. Bertrand Russell ile birlikte nükleer silahlara karşı birmanifesto da yayınlamıştır.
Einstein, hayatı boyunca 300’den fazla bilimsel makale yayınlamıştır, ayrıca 150’den fazla bilim dışı çalışmaları da olmuştur. Başarıları ve eserleri nedeniyle Einstein sözcüğü, “dahi” ile eş anlamlı olarak kullanılmaya başlanmıştır
Güneşte M9.3 şiddetinde patlama - 12 Mart 2014
![]() |
M9.3 şiddetinde patlama - 12 Mart 2014 |
NASA'nın SDO (Solar Dynamics Observatory) uydusunun aldığı görüntüler değişik dalga boylarında patlamanın şiddetini gösteriyor.
Patlama X sınıfına oldukça yakın ve şiddetli patlamalar sınıfına giriyor. M sınıfı güneşin orta sınıf patlamalarını ifade ediyor. M1 ve M2 şiddetleri arasında iki katlık bir fark ifade ediliyor.
Patlama güneşin son zamanlardaki aktif bölgelerinden AR 11996 adlı güneş lekesi tarafından üretildi. Patlamanın dünya üzerinde bir etkisinin olması beklenmiyor.
![]() |
Güneşte M9.3 şiddetinde patlama - 12 Mart 2014 |
KAYNAK:
AFTER EARTH
After Earth
(2013 ABD Yapımı)
Yönetmen: M.Night Shyamalan
Oyuncular: Will Smith, Jaden Smith
Film Hakkında:
Hikaye günümüzden uzak bir gelecekte, kurgusal bir dünyada geçer. Dünya içerisinde yaşayanlar tarafından terk edilmiş, insanlar artık yaşamlarını başka gezegenlerde sürdürmeye başlamıştır. Dünyaya yaptıkları bir yolculuk sırasında uzay gemileri arızalanan küçük Kitai ve babası Jack burada tuhaf yaratıklar ve korku dolu tehlikeli olaylarla mücadele etmek zorunda kalır.
'Altıncı His' ile gerilim türüne yeni ve öncül bir yorum getiren ve ardından çektiği yapıtlarla kendi ekolünü oluşturan M. Night Shyamalan imzalı filmin başrollerinde Will Smith ve oğlu Jaden Smith yer alıyor.
Tehlike Gerçek, Korku İse Bir
Seçimdir.Dünya:Yeni Bir Başlangıç 28
Haziran’da Sinemalarda
Beğenerek izlediğim en iyi filmlerden Biri.... :)) Sizinde izlemenizi tavsiye ediyorum
Fragman:
(2013 ABD Yapımı)
Yönetmen: M.Night Shyamalan
Oyuncular: Will Smith, Jaden Smith
Film Hakkında:
Hikaye günümüzden uzak bir gelecekte, kurgusal bir dünyada geçer. Dünya içerisinde yaşayanlar tarafından terk edilmiş, insanlar artık yaşamlarını başka gezegenlerde sürdürmeye başlamıştır. Dünyaya yaptıkları bir yolculuk sırasında uzay gemileri arızalanan küçük Kitai ve babası Jack burada tuhaf yaratıklar ve korku dolu tehlikeli olaylarla mücadele etmek zorunda kalır.
'Altıncı His' ile gerilim türüne yeni ve öncül bir yorum getiren ve ardından çektiği yapıtlarla kendi ekolünü oluşturan M. Night Shyamalan imzalı filmin başrollerinde Will Smith ve oğlu Jaden Smith yer alıyor.
Tehlike Gerçek, Korku İse Bir
Seçimdir.Dünya:Yeni Bir Başlangıç 28
Haziran’da Sinemalarda
Beğenerek izlediğim en iyi filmlerden Biri.... :)) Sizinde izlemenizi tavsiye ediyorum
Fragman:
TİMSAHLAR
VAHŞİ DOĞA BİLİMİ
TİMSAHLAR

Timsah bir su hayvanıdır. Kısa eklemlerini vücutlarına yapışık tutarak kuyruk darbeleriyle yüzer. Karada genellikle kamı üzerinde yavaş yavaş sürünerek ilerlerse de tehlike durumunda ayakları üzerine diklenerek şaşılacak derecede hızlı koşabilir. Etoburdur; omurgalıya ya da omurgasız her türlü hayvanla beslenir. Avlanmak için sık sık karaya çıkar. Zor durumda kalmca, bir darbede öldüren kuyruğunu avına vurarak öldürür. Timsah, yumurtayla çoğalır. Yumurtası ovaldir ve kireçli bir tabakayla kaplıdır. Cinslerine göre yumurtalar karada değişik yuvalara bırakılır. Yumurta sayısı timsahın büyüklüğüne ve yaşına göre 15-60 arasında değişir. Bazen daha fazla yumurta da bıraktığı olur. Yumurtadan çıkan yavru, kendi başına yaşamını sürdürmek zorundadır. En çok bilinen timsah türü Nil timsahıdır.
KAYNAK:
ASLANLAR
VAHŞİ DOĞA BİLİMİ
ASLANLAR
Aslan ya da Arslan (Panthera leo), kedigiller (Felidae) ailesinden etçil süper yırtıcı memeli bir hayvan türüdür.
Özellikleri
Afrika aslanı, dünyanın en büyük dört kedisinden (kaplan, aslan, jaguar, leopar) biridir. Erkek Afrika aslanı ortalama 250kg'dır. Kaydedilmiş en ağır aslan 1970 yılında İngiltere'deki Colchester Zoo adlı hayvanat bahçesindeki Simba adlı aslandır. Ağırlığı 435 kg olarak kaydedilmiştir. Dişiler ise ortalama 150 kg'mı bulabilir. Postu kahverengimsi sarıdır. Erkeğin yelesi kahverengimsi sarıdan siyaha kadar değişir. Geniş alınlı, güçlü çeneli, uzayıp çekilebilen tırnaklı, sarımtırak kısa ve yatık tüylüdür. Kuyruğunun ucu püsküllüdür. Erkek aslanın başının etrafı uzun ve güzel bir yele ile süslüdür. Omuzlarının üzerine kadar dağılan bu perçem, kızdığı zaman kabarır. Pençelerinin büyük olması, yere sağlam basmasını sağlar. Aslanlar birbirleriyle bölgeleri için kavga eder. Genellikle bu ölümle sonuçlanabilir. Aslanların pençeleri ve dişleri çok keskindir. Bir insanı bir vuruşta öldürebilir veya yaralayabilir. Genellikle Afrika kıtasında yaşamlarını sürdürürler.Aslanlar dünya üzerinde yaşayan kedi türleri içinde en sosyal cinstir. Diğer tüm kedi cinsleri antisosyal olup yalnız yaşamayı tercih ederken aslanlar büyük gruplar oluşturan tek kedi cinsidir. Grup oluşturmalarının en büyük sebebi kendilerinden çok hızlı olan avlarını grupsal pusu kurarak yakalamak olduğu bazı bilim dünyasınca öne sürülmektedir.
Yayılımı
Yaklaşık 10 bin yıl önce aslanlar Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avrupa, Asya ve Afrika olmak üzere 5 kıtada yaygın haldeydiler. Bugün ise Amerika kıtasının tamamında, Asya kıtasının Hindistan hariç her yerinde, Avrupa’nın tamamında veAfrika kıtasının bir bölümünde nesilleri tamamen tükenmiş halde. Bugün Afrika aslanı alt türü, aslan türünün en kalabalık ırkını teşkil ediyor. Vahşi doğada Afrika aslanı, sadece Afrika kıtasının bazı bölümlerinde bulunur. Sahra Çölü’nün güney bölgelerinde, Orta Afrika’nın yaklaşık yarısında, Doğu Afrika’da ve Güney Afrika’nın küçük bir bölümünde yaşamaktadır.
Avlanma

Aslanlar avladıkları Afrika mandasını yerken
Savunmada ve av sırasında birleşen aslanlar, avlarını kovalar ya da pusuya düşürür. Genellikle gece avlanırlar. Av esnasında genellikle kükremezler. Fakat avı kovalarken birbirleriyle bağlantıyı sürdürmek için homurdandıkları olur.Buldukları taktirde leş yemekten de geri durmazlar. Aslanlarda av paylaşımı hiyerarşik bir düzende olur. Avdan ilk olarak yararlanma ayrıcalığı erkek aslandadır fakat sürünün erkek aslanı av mahalinde mevcudiyet gösterene kadar avı yere düşüren dişiler öncelikli faydalanır. Avlanan hayvan antilop ya da bufalo yavrusu gibi küçük veya ortaboy av ise avlanma esnasında takımdan ayrı düşmüş daha yaşlı aslanların avın düşürüldüğü noktaya daha çabuk ulaşan diğerlerinin sırasını bekledikleri gözlemlenmiştir. Ortalama bir Afrika aslanının hızı saatte 55 km’yi bulabilir. Ancak bu hızını yalnızca kısa bir süre devam ettirebilir. Hız almadan 2 m yüksekliğe zıplayıp, 8 metre uzaklığa atlayabilir. Erkek aslanlar dişilerden daha ağırdır.Aslanlar etçildirler.
Üreme

Dişi bir Asya aslanı
Afrika Aslanları 2 yaşında çiftleşmeye başlarlar. Fakat tam olgunluğa 5 yaşında erişir. Erkekler poligamdır, yani birden fazla eşleri vardır. Çiftleşme sırasında ve öncesinde erkek sürekli kükrer. İşe karışan erkeklerle kavga edebilir. Gebelik süresi 105-112 gün arasında değişir. Dişi bir doğuruşunda 2-5 arası yavru dünyaya getirir. Yeni doğan yavrular kördür. Ayrıca kürkleri de beneklidir. Gözleri doğumdan 6 gün sonra açılır. Dişi, 3 aylıkken yavruları sütten keser ve onları avlanma dersleri vermeye başlar. Bir yaşındaki yavrular bunu kendileri başarırlar. Yavrular arasındaki ölüm oranı fazladır. Bunun nedeni yavruların en son beslenmesidir. Bu yüzden yavrularda vitamin eksikliği görülür. Fakat bu doğal bir nüfus kontrol yöntemidir. Böyle durumlarda da dişiler yavruları ölümden kurtarmak için avlanır ve önce yavrularını beslerler. ve sonra kendilerinden ayrılana dek yavrularına bakarlar.....
Yaşam şekli
Afrika aslanı, fundalarda, gövde yaparak onları sıcaktan koruyan ağaçların olduğu yerlerde, sazlıklarda yaşarlar. Açık toprakları severler. Kedigiller familyasının tek sosyal türüdürler. Sayısı 20 kadar olan sürüler halinde yaşarlar. Çok büyük sürüler 30 üyeyi barındırabilir. Grubu bir erkek aslan ya da birden fazla erkeğin oluşturduğu bir koalisyon yönetir. Genelde geceleri aktiftirler. Gündüzleri ise tembel bir kediden farkları yoktur. Gölgelik yerlere uzanır ve serinlemeye çalışırlar. Afrika'da Serengeti Milli Parkındaki aslanlar günde 20 [1] saat uyur. Bir aslanın ömrü genellikle 20-25 yıl arasında değişir. İyi şartlarda yaşayan ve beslenen bir aslan 30 yıl yaşayabilir.
Düşmanlar
Aslanların doğal düşmanı azdır. Av esnasında zebralar sert bir çifte atarak aslanın dişlerini, kemiklerini kırabilirler. Bu durumda aslan sakat kalabilir, küçük kemirgenlerle beslenmek zorunda kalır. Ayrıca gnu, beyaz antilop, afrika mandası gibi güçlü boynuzları olan avlarından ağır bir boynuz yarası alabilirler. Bu yara onları doğrudan öldürebilir ya da enfeksiyon kapmalarına neden olur. Yani her iki durumda da aslanın hayatı tehlikeye girer. Ya da avlarını almak isteyen benekli sırtlanlar onlar için tehlike arz edebilir. Ayrıca bazen ağaca tırmanan bir aslan inerken sivri dallara takılarak can verebilir. Hayati tehlike arzeden insanlar ve timsahlar olmak üzere sadece iki doğal düşmanı bulunur. Timsahlar sudan uzak düşürüldüklerinde aslanların kolaylıkla altedebileceği hasımlarıdır. . Aslanların insan ile ilişkisi ise aslanlar için çok daha kritik bir seyir izlemektedir. Daha iki yüzyıl önce Anadolu'dan Hindistan yarımadasına kadar geniş alanlarda bulunan Asya aslanı bugün sadece Hindistan yarımadasında Hindistan devletinin koruması altına alınmış bir bölge içerisinde varlığını sürdürmektedir. Afrika aslanı korumaya alınmış bir tür olmasına karşın günümüzde Afrika aslanı için en büyük tehlike insanlarca avlanması değil, yaşam alanının insan tarafından bozulmasıdır.
KAYNAK:
KAPLANLAR
VAHŞİ DOĞA BİLİMİ
KAPLANLAR

Kedigiller familyasından tarçın renkli, postu kara çizgili yırtıcı bir memeli. Kuyruğu püskülsüzdür. Karnı beyazdır. Çizgili yüzünde de beyaz lekeler bulunur. Kaplanın memleketi Asya’dır. Kuzeyde Sibirya, güneyde Hindistan ile Malakka yarımadası arasındaki bölgede yaşar. Çizgili postu, otlu bataklık ormanlarında rahatça gizlenmesine yardımcı olur. Boş bulunan bina enkazları da kaplanlar için ideal barınaktır. Postunun rengi yaşadığı çevrenin rengine uyduğu için, uzaktan pek fark edilmez. Hindistan’ın Rewa bölgesinde yaşayan kaplanın postu kirli beyaz olup, üzerinde koyu kahverengi çizgileri mevcuttur. Gözleri, burnu ve ayak tabanları da pembedir. Yalnız veya grup halinde dolaşırlar. Kaplanların en küçüğü Sumatra, en irisi ise Sibirya kaplanıdır. Boyu kuyruğu ile dört metreye yaklaşır. Ağırlığı ise 325 kilogramdan fazla olabilir. Ortalama ömrü 25 sene kadardır.
Kaplan, aslana çok benzemesine rağmen, postunun çizgili ve yelesinin olmamasıyla ondan ayrılır. Aslan ile kaplandan meydana gelen melezin yelesi olabilir. Fakat kaplan esaret hayatında pek ender ürediği için bu cins
melezlere pek nadir rastlanır.
Tehlikeli anlarda kendilerini suya atan kaplanlar rahatlıkla yüzebilirler. Sık çalılıklardan daha çok hoşlanan bu iri yapılı vahşi kediler, ağaca çok rahat tırmanırlar. Su bulunan yerleri tercih eden kaplanlar uzaklara gitmeden o bölgede gizlenerek avlanırlar. İnsan avcısı olmayan kaplanlar bu etin tadına alışınca, o bölge insanları için büyük bir tehlike arz eder. Böyle durumlarda köylerin bile terk edildiği Hindistan’da, kaplanların yiyip parçaladığı insan sayısı bine yaklaşır. İhtiyar, hasta kaplanlar kuvvetten düştükleri için normal avlarını yakalayamazlar. Bu durumda silahsız insanlara saldırırlar. Eskiden her sene Singapur’da 400, Cava’da 300 kadar insan, kaplanlar tarafından parçalanırdı. Belli bir çiftleşme mevsimi olmayan kaplanlar, 98-109 günlük bir hamilelik döneminden sonra, 2-4 yavru
Yırtıcı bir hayvan olan kaplan, geyik, antilop, dağ keçisi gibi yabani hayvanları avlamasının yanında koyun, at, inek gibi evcil hayvanları da parçalar. Bengal kaplanlarının bir senede altmış binden fazla koyun, at, inek parçaladıkları rivayet edilir. Hindistan’da yaşayan kaplanların başlıca besin kaynakları geyik, vahşi domuz ve tavus kuşudur. Çoğunlukla gece avcıları olmakla birlikte gündüz de avlanırlar.
Kafesteki bir kaplan günde 5-6 kg civarında et yediğine göre ormandaki hayvanın beslenmesi için daha fazla ete ihtiyacı vardır. Bir defada 20-25 kg et yiyebilir. Günlük et ihtiyaçları 8-10 kilogramdır. Su kenarlarında su içmeye gelen hayvanlara pusu kurar, sıçrayarak üzerine atılır, ön pençeleri ile yere yıkarak gırtlak ve boynundan ısırmak suretiyle öldürür. Bir sıçrayışta 6 metrelik engelleri aşabilir. Otçul av bulamadıkları zamanlarda timsah, kurbağa ve kertenkele de avlarlar. Bütün kaplanlar leş de yerler.
Kaplanın insanlara alışması güç olmakla beraber, evcilleştirilerek sirk gösterilerinde istifade edilmektedir. Korkuya kapıldığı zamanlarda parçalayıcı bir karaktere sahip olur.
KAYNAKÇA:
http://www.turkcebilgi.com/ansiklopedi/kaplan
14 Mart 2014 Cuma
Güneş
Güneş
İçinde yaşadığımız Dünya gezegenin de yer aldığı Güneş Sistemi'nin temelini oluşturan yıldız.
Kozmik ölçüde Güneş orta büyüklükte bir yıldızdır. Samanyolu Galaksisi'nde yer alır. Sistemi'ndeki 8 gezegen ve diğer milyonlarca irili ufaklı gök cismi onun etrafında döner.
Kütlesi Güneş Sistemi'nin % 99,8'ini oluşturur. 1.4 milyon km olarak hesaplanan çapı dünyanın çapının 100 katından fazladır. Hacim olarak dünyanın 1,3 milyon katı, ağırlık olarak da 333.000 katı daha fazladır. Güneşin yoğunluğu dünyanın 1/4'ü kadardır.
Etkileyici güneş fotoğrafları için tıklayın..
Güneş, Dünya'daki canlılığın ve hayatın temel kaynağıdır. Isı ve ışık kaynağı olan güneş olmazsa hayat da olmaz.Güneşin dünyaya ortalama uzaklığı yaklaşık 150 milyon kilometredir. Güneş ışıkları dünyaya yaklaşık 8 dakikada ulaşır.
Güneşin kütlesi sıcak gazlardan oluşur. Hacminin % 92'sini, kütlesinin % 75'ini oluşturan hidrojen temel bileşendir. Hacmin % 7'si, kütlenin % 24-25'i helyumdan, kalanı da diğer gazlardan oluşur. Enerji üretimi temel olarak hidrojenin helyuma dönüşmesiyle gerçekleşir. Saniyede yaklaşık 600 milyon ton hidrojen helyuma dönüşür. Hidrojenden helyuma dönüşüm güneşin her saniye 4.5 milyon ton hafiflemesine yol açar.
Güneş kendi ekseni etrafında döner. Saatte yaklaşık 70 bin kilometre hızla gerçekleşen bu dönüş sonucu bir tam turunu yaklaşık 25 günde tamamlar.
Güneş, Samanyolu Galaksisi'ndeki yaklaşık 200 milyar yıldızdan biridir. Galaksi merkezine yaklaşık uzaklığı 26.000 ışık yılıdır. Galaksinin merkezi etrafında da dönmekte olan Güneş, bu dönüşünü yaklaşık 250 milyon yılda tamamlar.
![]() |
Güneş'in Samanyolu Galaksisi'ndeki yeri |
Kaynakça:
http://www.uzaybilim.net/2012/10/gunes.html
KELEBEKLER
HAYVAN BİLİMİ
KELEBEKLER
Kelebek,böceklerin, pul kanatlılar veya kelebekler (Lepidoptera) takımının kanatlı fertlerine verilen genel ad. 150.000 kadar türü bilinmektedir.
Vücutları kiremit dizilişi şeklinde renkli gözle zor görüle bilen pullarla örtülüdür. Pullar, uçları yassılaşarak genişlemiş kıllardır. Ufak sarsıntılarda koparlar. İki çift olan kanatlarının büyüklüğü türlere göre değişir. Pek az türde ve bazı türlerin dişilerinde kanat bulunmaz. Emici tipteki ağız parçaları hortum şeklindedir. Kullanılmadığı zamanlar bu hortum başın alt tarafında helezon biçiminde kıvrılır.Balözü emerler. Çiçeklerin balözünün tadını ayaklarıyla alırlar. Tat alma cisimcikleri ayaklarına yerleşmiştir. Ayaklarıyla çiçeğin suyunu kontrol ederler. Beğendikleri takdirde kıvrılı duran hortumlarını uzatarak emerler.

Kelebekler faaliyet durumlarına göre gece ve gündüz kelebekleri olarak iki gruba ayrılırlar.Gece kelebekleri kalın ve ağır vücutlarıyla alaca karanlıkta veya gece uçarlar. İnce kıl gibi olan antenlerinin ucu sivridir. Bazı türlerde antenlerde birer dizi tüy bulunduğundan tarak görünümündedirler. Genellikle renkleri mattır. Hızlı uçucudurlar.Bu uçucular diğer kelebeklere göre daha hızlı uçarlar fakat daha az uçarlar. Tehlike anında sürüden ayrılarak farklı yönlere kaçışırlar ve tehlike bittiğinde tekrar toplanırlar.
Gündüz kelebekleri gece istirahat edip, gündüz uçarlar. İnce ve hafif vücutludurlar. Anten uçları topuzludur. Kanatları gâyet güzel renk ve desenlerle süslüdür. Uçuşları yavaştır. Bir yere konduklarında kanatlarını yukarıya dik tutarlar. Gece kelebekleri ise dinlenme hâlinde kanatlarını çatı gibi gövdelerinin üzerine kapatırlar veya tamâmen açık bırakırlar. Bu kâideler bütün kelebekler için geçerli değildir. Meselâ; Skiperler pervâne olmadığı halde antenleri incedir. Vücutları kalın ve renkleri mattır. Gündüz uçarlar. Çoğunlukla pervanelerle karıştırılırlar.
Gece kelebeklerinin işitme ve koku alma duyuları da çok hassastır. Bazı türlerin erkekleri, 5 km uzaktaki dişinin kokusunu alabilirler. Gündüz kelebeklerinin duyargaları (anten) çıplak olduğundan bu hassaslıktan mahrumdurlar.
Kelebeklerde çoğalma yumurta ile olur. Kelebek yumurtaları yarım küre, küre, silindir ve iğ şeklindedir. Dişileri yumurtalarını tek tek veya gruplar halinde ağaç kabukları veya yapraklar üzerine yapıştırarak bırakırlar. Bazıları da üst üste yapıştırarak kuleler meydana getirir. Bazıları yumurtaların üzerini vücutlarından kopardıkları kıllarla bir kürk gibi kapatırlar. Kışı geçirmek zorunda kalan yumurtalar “Korion” denen sert bir kabukla örtülüdür. Yumurtadan çıkan larvalara “tırtıl” adı verilir. Kışı genellikle tamamen gelişmiş olarak yumurta kabuğu içinde geçirir. İlkbaharda her yer yeşermeye başlayınca kabuğunu yırtarak besin aramaya çıkar. Dişi kelebekler yumurtlarken özellikle tırtılların beslendiği bitki türlerinin üzerine veya yakınına yumurtalarını bırakırlar.

Koza içinde erginin şekillendiği pupa durumuna geçer. Bir müddet sonra pupa kabuğunu yırtar ve kozadan genç ergin yeni kelebek ortaya çıkar. Fakat hemen uçamaz. Kanatlarındaki damarların kanla dolması ve kuruyarak güçlenmesi için birkaç saat beklemesi gerekir. Bazı erginlerin ömrü 24 saat, bir kısmının 1-2 aydır. Hayatları birkaç mevsim sürenler kış uykusuna yatar veya daha sıcak bölgelere göç ederler. Bunlar yüzlerce kilometrelik yolu uçabilecek güçtedir.İngiltere’de yaygın bir tür, havalar soğumaya başlayınca Kuzey Afrika’ya göç eder. Kuşların aksine kelebeklerin göçü tek yönlüdür.Amerika’da yaşayan bir çeşidin dışında hiçbiri geri dönmez.
Bazı kelebekler zehirlidir. Bunlar çok yavaş uçar ve göz kamaştırıcı parlak renklere sahiptir. Bu renkler düşmalarına karşı bir ikaz işaretidir. Böcekçil hayvanlar bunları yemekten çekinirler. Bazı kelebekler de, sahte kafa işaretleri, kanatlarındakigöz işaretleriyle ve antene benzeyen kuyruk uzantılarıyla düşmanlarını şaşırtarak kendilerini korurlar. Bu işaretlere aldanan avcı hayvanlar, kelebeklerin öldürücü olmayan kısmına saldırır. Yırtık kanatlı bir kelebek hayatını sürdürebilir. Birçokları da kondukları yerlerde tamamen kamufle olabilirler. Kuru yaprak görünümündeki bazı kelebekleri kondukları yerden ayırdedebilmek çok zordur.Ayrıca çiçekteki bizim çıplak gözle göremediğimiz bir ışık vardır. Bu ışık sayesinde kelebekler çiçeği görür.
KAYNAKÇA:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kelebek
Komşu gökada içinde oldukça farklı gaz bulutları

ESO’nun Çok Büyük Teleskopu Samanyolu’nun uydu gökadalarından biri olan Büyük Macellan Bulutu’ndaki şaşırtıcı bir yıldız oluşum bölgesini görüntüledi. Keskin görüntüler iki farklı gaz bulutunu gözler önüne seriyor: kırmızı-renkli NGC 2014, ve mavi komşusu NGC 2020. Birbirlerinden farklı olsalar da, her ikisi de yeni doğmakta olan olağanüstü sıcak yıldız rüzgarları ile şekillendirilmekte ve ışıl ışıl parlatılmaktadırlar.
Görüntü ESO’nun Şili’deki Paranal Gözlemevi’nde bulunan Çok Büyük Teleskopu (VLT) ile alındı — burası gökbilim gözlemciliği için güney yarımküredeki en ideal yerdir. Yine de VLT gibi teleskopların yardımı olmaksızın, temiz, karanlık bir gecede, güney gökküresi takımyıldızlarından Kılıçbalığı [1] doğrultusunda yer alan küçük bir parlaklık, ilk bakışta sanki Dünya atmosferinde bulunan bir bulut gibi görülür.
Bu en azından gezgin Ferdinand Magellan’ın 1519 yılındaki güney yarımküreye olan ünlü gezisi sırasında ilk etkilerini uyandırmış olabilir. Magellan geri dönüş yolunda Filipinliler tarafından öldürülmüş olsa da, geride kalan mürettebat Avrupa’ya döndüklerinde bu bulutun ve daha küçük kardeşinin varlığını duyurmuş ve daha sonra bu iki küçük gökadaya Magellan isimleri verilmiştir. Bununla birlikte, bu bulutlar şüphesiz daha önceki Avrupalı gezginler ve güney yarımküredeki gözlemciler tarafından görülmüş olsalar da, hiçbir zaman rapor edilmemişlerdir.
Büyük Macellan Bulutu (LMC) aktif bir şekilde yeni yıldızlar üretmektedir. İçerisindeki bazı yıldız oluşum bölgeleri çıplak gözle bile görülebilmektedir, örneğin, ünlü Tarantula Bulutsusu. Bununla birlikte, daha küçük başka — yine de şaşırtıcı — bölgeler detaylı olarak sadece teleskoplarca gözler önüne serilebilmektedir. Bu yeni VLT görüntüsü garip bir şekilde uyumsuz bir çifti inceliyor: NGC 2014 ve NGC 2020.
Sağdaki pembe-damarlı bulut NGC 2014, çoğunlukla hidrojen gazından oluşan parlak bir buluttur. Sıcak genç yıldızlardan oluşan kümeler içermektedir. Bu yeni yıldızlardan gelen yüksek enerjili ışıma civardaki hidrojen gazında bulunan elektronları atomlardan ayırarak iyonlaşmasını ve karakteristik bir kırmızı ışıma yapmasını sağlar.
Bu güçlü ışımaya ilave olarak, büyük kütleli genç yıldızlar güçlü yıldız rüzgârları üreterek sonunda bu gazın çevrelerinden dağılmasına ve dışarıya doğru akmasına neden olurlar. Ana kümenin solunda, parlak ve çok sıcak bir yıldızın [2] bu süreci başlattığı gözleniyor, NGC 2020 adlı balon-benzeri yapıyla çevrelenmiş bir boşluğun oluştuğu görülüyor. Görece gizemli bu nesnenin belirgin mavimsi rengi yine sıcak yıldızdan gelen ışıma ile meydana gelir — bu kez hidrojen yerine oksijen iyonlaşmaktadır.
NGC 2014 ve NGC 2020’nin birbirinden farklı çarpıcı renkleri hem çevrelerindeki gazı oluşturan kimyasal içeriklere hem de bulutların parlamasına neden olan yıldızların sıcaklığına bağlıdır. Yıldızlarla, sırasıyla gaz bulutları arasındaki uzaklığında etkisi vardır.
LMC, gökadamız Samanyolu’na sadece 163 000 ışık-yılı uzaklıktadır ve kozmik ölçeğe göre oldukça yakındır. Bu yakınlık burayı gökbilimciler için önemli bir hedef haline getirmektedir, çünkü daha uzaktaki sistemlere göre daha ayrıntılı olarak incelenebilmektedir. Burası güney yarımkürede teleskopların inşa edilme motivasyonlarından birisiydi ve 50 yıl önce ESO’nun kurulmasına öncülük etti. İnsan ölçeğinde devasa boyutlarda olsa da, LMC Samanyolu’nun kütlesinin onda biri kadar gelmekte ve sadece 14 000 ışık yılı kadar yer kaplamaktadır — karşılaştırma için, Samanyolu 100 000 ışık-yılı genişliğindedir. Gökbilimciler LMC’yi düzensiz cüce gökada olarak sınıflandırıyor, düzensizliğe, göze çarpan merkezi çubuk üzerindeki yıldızlarla birlikte, Samanyolu ve yakın diğer gökada, Küçük Macellan Bulutu ile olan etkileşim neden oluyor, bu da kaotik yapıyı ortaya çıkarıyor.
Bu görüntü ESO’nun Kozmik Mücevherler [3] programı kapsamında ESO’nun VLT teleskopu üzerindeki görsel ve yakın-kırmızı-ötesi Odak Düzenleyici ve düşük dağılımlı Tayfçekeri (FORS2) kullanılarak elde edilmiştir.
Notlar
[1] Bu takımyıldız genellikle kılıç balığı olarak bilinse de daha az bilinen yunus balığı olarak düşünülmesi için nedenler vardır. Daha fazla detay burada verilmiştir.
[2] Bu yıldız nadir bir yıldız türü olan Wolf-Rayet yıldızına bir örnektir. Bu kısa-süreli ömre sahip nesneler oldukça sıcak — yüzeyleri Güneş’in yüzey sıcaklığının on katından fazla olabilir — ve parlaktırlar.
[3] Bu görüntü ESO’nun Kozmik Mücevherler programı kapsamında elde edilmiştir. Bu, ESO teleskopları kullanılarak gökbilim görüntülerinin eğitim ve hakla ilişkiler amaçlı kullanımı için geliştirilen yeni girişimdir. Program çoğunlukla gökyüzü koşullarının bilimsel gözlemler için uygun olmadığı zamanları, görsel olarak ilginç, merak uyandırıcı ve ilgi çekici cisimlerin fotoğraflarını çekmek için kullanıyor. Toplanan tüm veriler ayrıca ESO'nun bilim arşiviyle profesyonel gökbilimciler için de uygun hale getirilmektedir.
Kurbağalar
HAYVAN BİLİMİ
KURBAĞALAR
Kuyruksuz Kurbağalar (Latince:Anura), Yunanca'daki "yokluk" ön eki olan ἀ(ν)- an- ile yine Yunanca'da "kuyruk" anlamına gelen οὐρά ourá sözcüklerinden sahte türetilmiş bir terimdir ve "kuyruksuz" demektir.
Erişkinlerinin uzun arka bacaklar, tıknaz gövde, araları zarlı parmaklar, çıkık gözler ve kuyruksuzluk gibi özellikleri bulunan kurbağaların büyük çoğunluğu yarı sucul bir yaşam sürer ama tırmanarak ya da zıplayarak karada da rahatça hareket edebilirler. yumurta ile çoğalırlar.Yumurtalarını tipik olarak su birikintileri, gölcük ya da göllere bırakan kurbağaların iribaş adı verilen ve suda gelişen larvalarında ön ve arka bacaklar yokken, su içinde soluyabilmek için solungaçlar ve yüzebilmek için yüzgeçli kuyruk vardır. Çoğunluğu otçul olan olan ve solungaçlarından süzülen alglerle beslenen iribaşlardan başkalaşan erişkin kurbağalar, sıklıkla eklem bacakları,karından bacakları ve halkalı solucanları içeren etçil bir yaşam sürerler.
Özellikle çiftleşme döneminde belirginleşen ve halk arasında "vıraklama" olarak anılan seslenişleriyle dikkat çeken kurbağalar, ekvatordan subarktik bölgelere kadar olan, geniş bir yayılım alanında bulunurlar. Çoğunluğu tropik yağmur ormanlarında olmak üzere, toplam 33 familyaya dağılmış yaklaşık 5250 türü bulunan bu canlılar, çeşitliliği en fazla olan omurgalılardandır. Ancak, kimi kurbağa türlerinin giderek azalan sayıları da dikkat çekmektedir. Kurbağalar yazın toprağın altında kurur.
Kaynakça:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kurba%C4%9Fa

Kaynakça:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kurba%C4%9Fa
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)